Teoman Yeni Teklisini Necip Fazıl’a Adadı: ‘Kendi Vatanında Parya’

Teoman, yayınlayacağı yeni şarkısını Necip Fazıl Kısakürek’e adadı. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Teoman yeni parçanın ismini, ‘Kendi Vatanında Parya’ olarak duyurdu.

DUVAR – Şarkıcı Teoman, 29 Eylül’de çıkaracağı yeni teklisini Necip Fazıl Kısakürek’e adadığını duyurdu.

Sosyal medya hesaplarından bir açıklama yayınlayan Teoman, teklinin ‘Kendi Vatanında Parya’ isimli olduğunu açıkladı. Paylaşımın altına bir not düşen Teoman şu ifadeleri kullandı:Play Video

“KENDİ VATANINDA PARYA

aydın bir gecede birden aydınlandı geçen yıl
bir başkadır dizisi yayınlandığında
neftflix’te televizyonda

nuri bilge’nin kış uykusunda aydınlanmamış mıydı
hayır aydınlanmamıştı, filmi zerre anlamamıştı
ama zevkten bayılmıştı
11 dakka alkışlanmıştı nbc bin filmi cannes’da
8 değil, 9 değil, 10 değil, tamı tamına 11 dakika
önemli olan buydu tabi aydının dünyasında
nuri’nin onunla taşak geçtiğinin farkına varmamış mıydı filmde
hayır varmamıştı, ince söylenince anlamıyordu bazı şeyleri
o yüzden kalın kalın kapkalın  söylenince anladı anca bir başkadır da

peki aydın niye beklemişti aydınlanmak için bir başkadır’ı
15 yaşında anlaması gerekeni, niye anlamıştı 45 yaşında,
biraz geç değil miydi, 45 yaş geç değil miydi?
aa, yoksa zannettiği kadar zeki biri olmayabilir miydi
yoksa zannettiği kadar zeki biri olmayabilir miydi

KENDİ VATANINDA PARYA

yaşamak bir orman gibiyi söylemiyor şimdi aydın
onun hislerini anlatan başka biri var.
aa, şimdiye kadar nasıl anlamamış nasıl bir şey diye olmak öteki
a vah vah, yoksa zannettiği kadar zeki ve kültürlü olmayabilir miydi.
aaa, bakın aydın  ve hislerini kim anlatıyor en iyi şimdi
necip fazıl kısakürek diye biri, hani sağ cenahın o ÜNLÜ şair ismi,
aydın duymuş muydu daha evvel bu ismi
hayır, duymamıştı, hiç okumamıştı vardı yapacak daha önemli işleri
ah be şimdi geç kaldı, halbuki onu anlatıyordu necip fazıl’ın dizeleri 

KENDİ VATANINDA PARYA

teoman der ki, hiçbir şey için geç değil
otur, düşün, kendini, insanı, dünyayı anla
sen sen ol, kimseye üsten üstten bakma
zaten saçma bişey kendi vatandaşınla kavga
toplumu değiştirmek de kalmadı ayrıca sana

bak sevgi ve mantık böceği oldu, teoman bile bu yaştan sonra
türkiye’ye söylüyor, biraz sakin olsun herkes, efendi olsun, kibar olsun
geçmişi boş ver, sünger çek, önünde geleceğin 
kırma kimseyi, böbürlenme yapma afra tafra 
yoksa devran değişir, doğduğun, doyduğun
olursun bir gün sen de parya kendi öz vatanında, 

SAKARYA TÜRKÜSÜ’NE GÖNDERME

Teoman’ın ‘Kendi Vatanında Parya’ isimli teklisinin ismi Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya Türküsü şiirinde geçen “Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya / Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!” dizelerinden geliyor. 

Sakarya Türküsü şiiri ise şöyle:

“İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..”

Kaynak: Duvar

Total
0
Shares
Related Posts