Sinan Oğan, Kılıçdaroğlu ile yapılan gizli bir mutabakatta İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve MİT Başkanlığı’nın Zafer Partisi’ne verileceğini iddia etti. Oğan, bu mutabakatın yazılı olduğunu ve kendisinin İçişleri Bakanı olacağını belirtti. Ancak Kılıçdaroğlu’nun ortaklarından gelen tepkiler nedeniyle bu konunun vurgulanmadığını ifade etti. Oğan, bu mutabakatın seçim sonucunu değiştirebileceğini düşündüğünü söyledi.
28 Mayıs’ta gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu destekleyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu ile yaptığı anlaşmanın detaylarını ilk kez anlattı. Özdağ, Kılıçdaroğlu ile yazılı bir mutabakat imzaladıklarını belirterek, “Yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilâtı konusunda Kemal Bey’le mutabık kaldık.” ifadelerini kullandı.
Seçim öncesi ve sonrasında merak edilenleri yanıtlayan Özdağ, T24’ten Cansu Çamlıbel’e şu açıklamalarda bulundu.
ANLAŞMA SÜRECİNİN DETAYLARINI PAYLAŞTI
– Sinan Oğan‘ı ikna ederken Erdoğan’ın kendisine de benzer bir şey söylemiş olma ihtimali kuvvetli değil mi? Şunu kastediyorum; Erdoğan Oğan’a net bir taahhütte bulunmadan “Sen bana destek ver, kazanınca duruma bakarız” mı demiştir?
Ben kendimle ilgili olanı biliyorum ve anlatıyorum. Numan Kurtulmuş‘a “Kusura bakmayın buraya siz geldiniz ama kararı siz vermeyeceksiniz, Erdoğan verecek. Kendisine iletin; bizim bu teklif dışında hiçbir teklifi kabul etmemiz söz konusu değildir” dedim. Ve bunu da Kılıçdaroğlu’yla görüşmenin ardından basına yaptığımız açıklamada hemen açıkladık. “Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz. Çünkü Suriyelileri, Afganları ve diğerlerini vatanlarına yollamak konusunda bizim şartlarımızı kabul etti” dedik.
“YAZILI MUTABAKARA VARDIK”
– Ama Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararınızı açıklarken İçişleri Bakanlığı konusuna girmediniz. Halbuki o sabah tweet atmıştınız. Ve şimdi burada da Erdoğan’a ilettiğiniz taleplerin başında İçişleri Bakanlığı olduğunu anlattınız. Benim duyduğum Kılıçdaroğlu’ndan da İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık sözü almışsınız. Size o sözü vermiş.
Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilâtı konusunda Kemal Bey’le mutabık kaldık.
– Yani kamuoyuna açıkladığınız yol haritası dışında bir de gizli yazılı mutabakat yaptınız. Doğru mu?
Var tabii, o açıklanmadı. Ben de şimdiye kadar hiç açıklamadım.
“MİT BAŞKANLIĞI SÖZLÜ ANLAŞMAYDI”
– Burayı bu kadar hızlı geçmeyelim lütfen. Yeniden sormak istiyorum. Kılıçdaroğlu seçimleri kazanması durumunda Zafer Partisi’ne İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlığın yanı sıra MİT Başkanlığı’nı vereceği konusunda yazılı mutabakat imzaladı. MİT Başkanı da Zafer Partisi’nden olacaktı. Doğru mu?
Evet MİT Başkanlığı da. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı. Ben İçişleri Bakanı olacaktım.
– Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi’ne vereceği diğer iki bakanlık hangileri olacaktı?
Şu anda artık önemli değil.
“KEMAL BEY ANLAYIŞLI DAVRANMAMI RİCA ETTİ”
– Benim gibi tarihin ilk kaydını tutma mesleğinde olanlar için hala çok önemli. Kazanılsaydı bugün kimin hangi pozisyonda olacağı eminim Mayıs’ta Millet İttifakı’na oy veren seçmenler açısından da çok önemlidir. Zafer Partisi’ne verilecek diğer iki bakanlık neydi? Göç Bakanlığı mı kurulacaktı?
Süreci İçişleri Bakanlığı yönetecekti. Fakat Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı’nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. “Bunu çok vurgulamayın” dedi. Ben de kabul ettim. Ama ortakları tarafından Kılıçdaroğlu’ndan istenen şey yanlıştı. Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanabilirdi eğer ortakları engellemeseydi.
“BİZE OY VERMEYENLERDE PİŞMANLIK GÖRÜYORUM”
– Yani şunu iddia ediyorsunuz; Kemal Bey sizin kazanırsa kuracağı hükümetin İçişleri Bakanı olacağınızı açıklasaydı 28 Mayıs’ta seçimin sonucu değişebilirdi?
Olabilirdi. 1 milyon 300 bin oy farkını kapatmak çok zor değildi. Ve Türk halkının en fazla arzu ettiği şekilde sığınmacıların vatanlarına yollanması ve bu konuda da Türk halkı, Zafer Partisi’ne güveniyor, “yaparsa Zafer Partisi yapar” diyor. Bu seçimde bu halkın birinci önceliği olmadı. Değişik nedenlerle olmadı. Erdoğan’ı yollamak en azından muhaliflerin daha fazla önceliği oldu. Ama bu da yanlış şekilde yapıldı. Yanlış yöntemlerle yapıldı. Bugün Zafer Partisi’ne oy veren hiçbir seçmen pişman değil ama vermeyenlerin içinde büyük pişmanlık olduğunu da görüyorum.
– Elinizdeki son rakamı bir hatırlatır mısınız?
Kayıtlı 5 milyon, kayıtsız 2 milyon, yani toplamda 7 milyon Suriyeli. Kayıtsız 2 milyon Afgan. Etti 9 milyon. Bir de çeşitli Afrika ülkelerinden gelen nüfus var, onlarla birlikte 11 milyon. Bu en büyük gruplar dışında Pakistan, Irak, İran, Libya, Mısır, Ukrayna, Rusya‘dan gelenlerle birlikte bugün Türkiye‘de dünyanın 164 ülkesinden insan yaşıyor. Hepsinin toplamıyla birlikte Türkiye’deki kayıtlı kayıtsız yabancıların toplamı 13 milyonu aşmış durumda. Şunu da hatırlatmam gerekiyor; buradaki Suriyeliler ortalama 5.3 çocuk doğuruyor. Bu ortalama Suriye ortalamasının üzerinde. Çünkü Türkiye’de üçüncü çocuktan sonra ekonomik yardım almaya başlıyorlar. Suriyeli kadınlar Suriye’de bu kadar doğum yapmıyor!
Kaynak: Son Dakika